21 Ekim 2011 Cuma

I Declare War - I Declare War


Seattle'lı deathcore beşlisi I Declare War'un kendi isimlerini taşıdıkları albümleri I Declare War sonunda piyasaya çıktı. Şimdiye dek varolan tüm deathcore grupları arasında agresif yapıları ve brutal vokallerin grindcore'a dahi yaklaşabilmesi ile oldukça farklı bir çizgi yakalamış olan grup, 3. stüdyo albümleri ile çizgilerini daha da öteye taşımış olduklarını gösteriyor. Nitekim yine bildiğimiz I Declare War sertliğine artı olarak, vokal Jonathan Huber'ın ayrılmasıyla birlikte onun yerine geçen eski Those Who Lie Beneath vokali Jamie Hanks'in onu hiç aratmadığı ve hatta bu değişikliğin sound olarak çok daha iyi geldiğini söyleyebiliriz.

Albümün ilk parçası "I, Tormentor" çok güçlü bir davul atağıyla başlıyor ve parçanın neredeyse tüm ataklarında blast'ların havada uçuştuğunu dehşetle takip ediyoruz. Burada grubun aykırı davulcusu Ryan Cox'un da üstün yeteneğini göz ardı etmemek gerekir. Zira grubun bir önceki albümü "Malevolence"te de I Declare War'un sahip olduğu esas gazı veren eleman olarak görünüyordu. Öte yandan çok sert ve sağlam bir breakdown da barındıran parça, değişim rüzgarlarının daha albümün başında esmeye başladığının bir göstergesi. İkinci parça "Misery Cloud" ise Jamie'nin exhale dolu haykırışlarıyla başlarken, ardından gelen muhteşem bir breakdown ile duvarları, çatıları yıkmaya çalışıyor. Bu sarsıcı akış neredeyse parçanın ortasına kadar sürerken deathcore'un varolan tüm öğelerini rahatlıkla bulabiliyorsunuz; öte yandan, İlk paragrafta belirttiğim gibi grindcore'a da göz kırpan guttural vokalleri de aralarda duymak mümkün.

Üçüncü parça "Human Waste" ise yine çılgınca bir davul atağıyla başlayarak enerjiyi tavana vurduruyor ve ilk geçişi bass drop'lu bir breakdown ile yapıyorlar. Breakdown'un devamı ise daha da etkileyici, gitarlarda Evan Hughes ve Chris Fugate'ın uyumu muhteşem bir şölene dönüşüyor. Özellikle parçanın sonlarına doğru hem enfes riff'ler hem de akıcı davul ataklarıyla karşılaşıyoruz -ki Ryan burada twin'lerini çok daha sık kullanmış. Albümün dördüncü ve çok güçlü parçalarından biri olan "March On" ise tam bir "kafakoparıcı" modda. Ayriyetten, sözlerinde "Men and women fighting, dying; But for what? Don’t bother putting out the fire; we are due to restart!" gibi çarpıcı cümleler barındıran bir nevi iç dökme veya haykırış parçası. Atakları ve akıcılığı her zamanki gibi, vurucu breakdown da katık olmuş parçaya. Hemen ardından ise beşinci parça "The Dot" geliyor ki albümün en uzun parçası bu. Parçada "Think of the endless men fighting and dying for a God they’re not sure exists." gibi ibretlik bir cümle geçmekte ve bu bile gruba kesinlikle hayranlık duyma sebebidir. İçerdiği ders niteliğindeki sözlerle, olağanüstü riff'leri ve bol değişkenli trafiğiyle mutlaka dinlenilmesi gereken bir eser. Bu enfes parçayı aşağıdaki linkte bulabilirsiniz :
Altıncı parça "Final Hour" ise ilk saniyesinden itibaren enerjinin doruklarına çıkan ve sonuna dek aynı agresifliği sürdüren bir eser. Özellikle davuldaki çok yüksek metronomlu blast ataklar ağzı açık bırakan cinsten; kapanıştaki tüyler ürpertici atağa ise denecek tek şey "muazzam" olabilir. "We are scum of the Earth!" cümlesi kulağa hiç bu kadar korkutucu gelmemişti! Ardından gelen albümün 7. parçası "Clear Head" tam bir sosyal özeleştiri içermekte. Yansıttığı duygu direkt olarak "İnsanlığımdan utanıyorum!" hissiyatı ve gerek sözleriyle, gerekse kuvvetli trafiğiyle bunu çok iyi başardıklarını söylemek gerekir. 

Albümün 8. parçası "Pale Skin" diğerlerine kıyasla daha sakin fakat doldurucu bir riff ile başlıyor. Devamında ise, "breakdown'a geçeyim mi geçmeyeyim mi" şeklinde akan çok farklı bir trafik ile bu kalın gitar tonlarını hafiften djent'e de yönlendiriyorlar ve dinleyenlere harikulade bir deneyim yaşatıyorlar. Sonundaki lirik ise parça içeriği ile ilgili gerekli açıklamayı birebir yapıyor zaten : "If there is a God, do you think he gives a shit?"

Sona doğru yaklaşırken 9. sırada karşımıza "Pillow Talk" çıkıyor ve ilk geçişten sonra bastıran muhteşem breakdown silsilesi ile dinleyiciyi hemen kendine çekiyor. Ayrıca davulda Cox'un çok hızlı akan twin'leri ve Fugate'nin enfes gitar solosu, parçanın kapanışına doğru patlayan o sarsıcı breakdown'a bir nevi zemin hazırlıyor. Albümün son parçası ise "Weak Minds" ve kesinlikle ayrı bir parantez açılabilecek bir eser. Sözleriyle ağır bir Tanrı sorgulaması yansıtılıyor ve sanki ona karşı bir başkaldırı da sezilmekte. Müzikal anlamda zaten yeteri kadar sağlam bir altyapısı mevcut, fakat bu altyapının böyle çarpıcı lirikal içerikle bütünleşmesi hiç kolay değil. "Fear no God, Weep no longer. I do not speak of abomination for there is nothing to abominate." gibi güçlü sözler buna yeterince iyi bir kanıt oluşturur kanaatindeyim. 

Albümün tamamiyle bir silah, bir başkaldırı, bir ders niteliğinde; hem sözlerin içeriği, hem de enstrümantal ağırlığıyla gerçek anlamda derin ve ibretlik bir eser. "I Declare War" adlı albümün 2011'in en sağlam albümleri arasında şimdiden yer aldığını şüphesiz olarak söyleyebiliriz. 
Parça Listesi :
1. I, Tormentor
2. Misery Cloud
3. Human Waste
4. March on
5. The Dot
6. Unnerving
7. Final Hour
8. Clear Head
9. Pale Skin
10. Pillow Talk
11. Weak Minds

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder