13 Haziran 2012 Çarşamba

Make Them Suffer - Neverbloom

Dünyayı karış karış gezmişiz gibi hissediyorum bazen (çoğul özne kullanmamın sebebi de yalnız dolaşmadığımı bilmem), hani şöyle 1-2 meridyen bile değişince evvelinde var olan tüm hava ardımızda kalıveriyor ve her yeni 'şeyin' takibi zorlaşıyor. Müzik için de bu elbette geçerli, etnik öğelerin ne kadar ayırt edici olabildiğini açıklamama gerek yok sanıyorum. Ancak, konu metal müziğe geldiğinde ise içeriği toprağa göre kategorize etmek alabildiğine zorlaşıyor. Mesela futbolun beşiği dediğimiz İngiliz coğrafyasından Architects gibi bir metalcore devi çıkabiliyorken, aynı topraklar Coldplay gibi melankoli sağanaklarında sizi yüzdüren bir gruba da ev sahipliği yapabiliyor. Çeşitlilik güzel şey vesselam.
Avustralya bölgesini ise pek sevdiğimiz, canımız, kanımız Parkway Drive'ımızdan gayet iyi bir şekilde hatırlayacağız; zira kendileri büyük rol oynamıştır bizim o coğrafyayı ve insanını sevebilmemiz -veyahut en azından sempati besleyebilmemiz- konusunda. Şimdi ise, 2012 yılının ca'nım Mayıs ayında yepyeni bir sebep daha doğdu bize : Make Them Suffer ! Tipik Roadrunner Records gruplarından net bir şekilde sıyrılabilecek sound'larıyla şimdiden Avustralya'nın batı yakasını bizlere yakınlaştırmaya başladılar bile. 2011'de çıkardıkları ilk EP'leri olan “Lord Of Woe”  da büyük bir sansasyon yaratmıştı, zira symphonic deathcore çok sık rastlanabilecek bir janr değildi  -ki hala da öyle- ve bu nadir ortamda harikulade bir kayıt ortaya çıkmıştı. Fakat "Lord Of Woe"nun en az 2-3 gömlek üstünde bir debut albüm Neverbloom. Senfonik öğeleri deathcore'a yedirmek belki bir iki klavye efektine bakıyor gibi görülebilir; nitekim klavye veya synth kullanan metal gruplarının sayısı hiç de azımsanacak seviyede değil. İşte burada bir Make Them Suffer farkı çılgınlar gibi göze çarpıyor : prodüksiyon! 


Grubun klavyecisinin Louisa Burton adlı bir hatun olması esasen bir şey değiştirmiyor (!) denilebilir, tamam bu dediğime ben bile inanmamış olabilirim, ancak değinmek istediğim nokta o değil. Bir deathcore/death metal bazlı sound için oldukça akıcı trafiklere sahip parçaları mevcut; örnek vermek gerekirse, belli periyotlarda -yine Louisa'nın olmak üzere- clean vokallere bağlaması ("Neverbloom" gibi), klavye armonileri üzerine kafa koparıcı breakdown'lar bindirerek sergiledikleri enteresan metalcore yaklaşımları  ("Elegies", "Morrow" ve "Weeping Wastelands" gibi), bolca kullanılan bass drop'lar, hiç çekinmeden yardırılan clean ve akıcı pasajjlar... Şimdi sizle sadece Neverbloom klibini paylaşsam dahi yeterli heyecanı sağlarım, bundan son derece eminim : 



Özellikle "Weeping Wastelands" outro'su itibariyle tek kelimeyle ibretlik diyebilirim, tabi aynı derecede ibretlik olan bir sonraki parça "Widower" da bir başka/bambaşka sarsan intro'su itibariyle kesinlikle es geçilmemesi gereken bir hadise. Widower'da bulunan 02:57-03:29 arası breakdown için söyleyebileceğim tek şey : EPİK ULAN! Adı gibi kuyuya benzer şekilde sizi içine çeken "The Well" ise, hem breakdown hem de bastırdıkça bastırdığı gerilim efektleri açısından oldukça sağlam. Albüm geneline baktığımda, vokal Sean Harmanis her şeyden ayrı ve gayrı olarak olağanüstü bir performans sergiliyor; gerek brutal, gerek scream, hatta bir yerde inhale bile fark ettim, yani her türlü yardırıyor adam. Tutmak mümkün değil, çok sarsıcı. 10 üzerinden 1000 diyeyim, siz anlayın. 

Kısacası, senfonik death konseptinde bana göre muazzam, aşmış bir eser Neverbloom. Her arşivcinin, o olmadı her metalhead'in, o da olmadı her yenilikçi metalhead'in masaüstünde veyahut bilimum klasörlerinde yer etmesi gerektiğini düşünmekte çok haklıyım. Dinleyince bana hak vereceksiniz zaten, vermezseniz de ben alırım o hakkı, dert değil. Çünkü naçizane ancak bir o kadar iddiali görüşüm, bu albümün 2012 yılının en iyi 3 albümünden biri olduğu yönünde. Dinleyiniz, dinletiniz; arabada, metroda, bulduğunuz her yerde çalınız, çaldırınız.
Hoşçakalın.
Orijin : Perth, Western Australia
Janr : Symphonic Deathcore
Rating : 10/10

Parça Listesi :
1. Prologue
2. Neverbloom
3. Morrow 
4. Elegies
5. Malestrom
6. Oceans Of Emptiness
7. The Well
8. Weeping Wastelands
9. Widower
10. Chronicles

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder